Küfür eden kadının çekiciliği

Aaahh Belinda... Çocukken Müjde Ar’lı versiyonunu izlemiş, kendimi başka bir evde bulacağım diye korkmuştum her banyo yapışımda.

Neslihan Atagül’ün başrolde olduğu yeniden çekimini ön yargılı halde oturup izlediğimi itiraf etmeliyim.

Sadece vakit geçsin, kafa dağıtayım derdindeydim ama bir baktım ki hoşuma gidiyor. Bilmediğim bir konu değil, beni şaşırtacak hemen hemen hiçbir şey olamaz derken şaşırtmaktan çok hoşuma giden bir kadın profili çıktı karşıma: küfür eden kadın.

Kadına küfür yakışır mı? Bence bazen yakışır, özellikle de Neslihan Atagül’ün canlandırdığı Dilara Başaran karakteri içinde bulunduğu tuhaf duruma o kadar küfürlü tepkiler veriyor ki ister istemez burada bu normal diyorsunuz. Hani derler ya duygularımı küfürsüz anlatamıyorum, karakter de tam o durumda.

Bir de günümüzde erkek gibi küfür eden kadınların sayısı arttı ki ben bu erkek gibi kavramına takılmadan edemiyorum. Neden kadın küfür edemesin? Ve neden küfre konu olmuş bir eylem sadece erkeklerle özdeşsin. İngilizce de kadınlar da her dertlerini “F” harfiyle başlayan malum kelime ile anlatmıyor mu, bizim burada neyimiz eksik? Dilara karakteri o kadar içten ve tatlı küfür ediyor ki tebessüm etmeden yapamadım.

Gelelim filmin geneline; Dilara karakteri Handan’a döndüğünde yani paralel evrende bir oyuncudan evli, çocuklu, çalışan, sıradan bir kadına döndüğünde o kadınla empati yapması gerekiyor. Git gide de onun gibi oluyor. Müjde Ar’ın oynadığı karakter böyleydi en azından. Dilara’nın da Handan’ı anlaması gerek çünkü bu evrenlerin karışması durumunun bir amacı var. Ancak Dilara durumu idare edip buradan kurtulmaktan başka bir şey yapmayıp yine rol yapıyor. Ayrıca Handan’ın eniştesi ile oynaşıp, para çalan bir kadın olması da orijinal filmin fikrine çok zıt. Amaç ailesi olan bir kadını anlamak iken bu kadının gizli işler çeviren, görümcesinin kocası ile çaldıkları parayı alıp kaçma planları yapan bir kadın çıkması, filmin genel mantığına aykırı. Kimse göründüğü gibi değildir tamam ama Handan’ın bu türde bir kadın olmasının filme kattığı bir şey yok. Ayrıca kurum diye geçen ve tam olarak ne oldukları anlaşılamayan kişiler havada kalmış. Ben o kısımların tamamen gereksiz olduğunu düşünüyorum. Dilara, Handan’ı yani filmde geçen tanımıyla; ailesini seven çalışkan Türk kadınını anlamak için kendisini başka bir boyutta buluyor. Bir bakıyoruz ki Handan böyle bir kadın değil. Kocasını aldatan, eniştesi ile ilişki yaşayan, çalıştığı kurumdan para çalan, herkesi kandırmış hayatı sahte bir kadın. Bu da filmin ana temasını bozuyor. Dilara geçici olarak Handan’ın hayatını yaşadığı bu boyutta o olmakla ilgili hiçbir şeyi deneyimleyemiyor ve anlayamıyor, sadece şaşırıyor. Dediğim gibi bu durumu da bolca küfürle özetliyor, ne yapsın başka; haklı.