Şıklık or Rüküşlük!

Kimin ne olduğunun, ne giydiğinin, neye inandığının, nereli olduğunun, kimle seviştiğinin, nerede oturduğunun, öneminin olmadığı günümüz dünyasında, bizde hala bazı içerikler alabildiğine alaturka bir şekilde devam etmekte...

Hemen belirteyim alaturka yaşam tarzını ve kültürünü severim. Lakin bazı davranışlar hiç gelişmemişçesine ve değişmemişçesine deva etmekte.

Hâlâ magazin, paparazzi (paparazzi kelimesini bayadır duymadığınıza eminim) gündüz kuşağı aktüel bazı programlarda bu köşe var.

Neden?

İnanın günümüz insanını bu kavram etkilemiyor. Kimin nasıl giyindiği ile günümüz insanı ilgilenmiyor. Bu tabii sosyolojik bir kavram. Değişen dünya ve algı ile ilgili. Z kuşağı dediğimiz kafa yapısı ve algılama biçimi ile alakalı. Çünkü artık o kesim ve ayak uyduranlar her şeye "okey" ve herkes olduğu gibi. Ve herkes olduğu gibi kabul görüyor... Dolayısı ile "bana ne"...

Bir de işin şu kısmı var. Günümüzde sanat dünyasını geçtim sokaktaki insan da istediğini giyiyor. Elbette kameralar önünde olanlar etki ediyor ama bu bir tarz yaratmaya engel değil.

Çünkü görüyor, öğreniyor ve okuyoruz. "MATCH" kavramını biliyoruz. Gençler zaten bu konuda fena. En uyumsuz kombinasyonlar bile uyum içinde bir bedende ve enerji ile buluşabiliyor.

İşte bu nedenle bence artık rüküş diye bir tabir anlamını yitiriyor. Ve ekranlarda kim rüküş sorusu da banal kalıyor.

Özensiz, kirli, avam giyinmek ise işin başka bir boyutu. Bunu gündelik hayatta kendine yer bulan ve giydiğini yakıştıran, taşıyan insanlarla alakası yok.

İlber Ortaylı'nın geçen bir videosunda denk geldim. "Türkler iyi giyiniyor" kardeşim diyordu.

Katılıyorum; spor halinden, iş hayatı kombinine, davet stilinden, alışveriş tarzına; öğrencisinden ev hanımına herkes son derece başarılı.

Güle güle rüküşlük...