Mert’ler mi karıştı yoksa mertçe cevaplar mı?

Bugün Yalı Çapkını dizisinin 3. sezonu başlayacak ama içimden hiç izlemek gelmiyor.

Acaba Kızılcık Şerbeti’ni mi izlesem dedim ama o dizide beni hiç sarmadı. Yalı Çapkını’nı aslında çok seviyordum.

1. sezonu ve 2. sezonun belli bir bölümünü keyifle izlemiştim.

Sonra senaryo bozulunca diziyi izlemeyi bıraktım.

Yani ben dizinin senaryosunu takipten çıkalı çok oldu ama huyum kurusun yazılarıma nokta koyamadım.

Neden?

Afra Saraçoğlu ve Mert Ramazan Demir’in saf sevgileri yüzünden…

Ama sizler Afra ve Mert’in birbirini takipten çıkmasına üzülmeyin o da bir senaryo gereği…

Ancak 3. sezonun ilk bölümünü merak etmiyor da değilim.

Bu merak şu zaman atlamasından kaynaklanıyor.

Ve hep bu meraktan geliyor zaten reyting!

Yalı Çapkını’nın bu sezonunu ekrandan değil de internetten izleme kararı aldım ama ilk bölümü izler miyim hâlâ emin değilim.

İzlersem Instagram adresimden paylaşım yapacağım.

Çünkü hem senaryoda hem de gerçek hayatta oyuncuları ile ilgili hata yapan yapım firmasının dizisini, televizyondan izlemek içimden gelmiyor.

İçimden “Zap” yapmak geliyor!

Uzaktan kumanda ile değil de kalemimle de aslında çok oyuncuya “Zap” yaptım ama Afra Saraçoğlu ve Mert Ramazan Demir’e hiçbir zaman “Zap” yapamadım.

Neden?

Cevap: İlginç bir gözlem!

İşte şöyle:

Afra Saraçoğlu ve Mert Ramazan Demir'in ekran enerjisini sevdiğim halde, "Yalı Çapkını" dizisinden “Zap” yapmam, dizinin genel hikâyesi, tonu ya da diğer oyunculuk performansları ile ilgili.

Bazen oyuncuların, hele de gerçek hayatta aşk yaşayan ve aynı dizide partner olan oyuncuların sahnelerindeki doğallık ve kimya izleyiciyi çekerken, dizinin bütününe dair bazı unsurlar beklentileri karşılamayabilir. Mesela, hikâyenin temposu, senaryonun akışı, yan karakterler ya da olay örgüsü beni uzaklaştırmış olabilir.

Bu durum, Afra ve Met gibi sevdiğin oyuncuların yer aldığı projelerde bile, dizinin tüm atmosferinin beni sarmadığında yaşanabilen bir şey.

Özellikle "Yalı Çapkını" isimli dizide, bazen hikâyenin yönü ya da karakterlerin gelişimi benim beklentimi karşılamadı.

Peki, sizin beklentinizi karşıladı mı?

Bana yazın, tüm mesajlarınızı okuyorum. Biraz zaman alsa da, zorlansam da tüm mesajlarınızı okumaya çalışıyorum.

3. sezon beklentilerimizi karşılar mı bilmem ama karşılasa bile yapım firması, Afra Saraçoğlu ve Mert Ramazan Demir’i, Beril Pozam ile Ersin Arıcı gibi rahat bırakırsa benim beklentilerimi karşılar.

Gerçek hayatta büyük bir aşk yaşayan ünlü çiftlerden genellikle yüksek beklentilerimiz olur.

Yazımın bu kısmını tüm yapımcılara ve senaristlere ithaf ediyorum…

Aşk hikâyeleri, duygusal derinlik ve bağ kurma açısından izleyiciye çok şey vaat eder. Afra ve Mert gibi bir çiftin etrafında dönen bir hikâyeden beklenenler şunlar olabilir:

İzleyici, çiftin arasında yoğun bir duygusal bağ hissetmek ister. Aşkın derinliği, sözsüz iletişim, göz teması ve küçük jestlerle bile izleyiciye yansıtılmalıdır.

Aşk hikâyesi tutkuyla dolu olmalı, ancak aynı zamanda gerçekçi olmalıdır. Çiftin arasındaki iniş çıkışlar, kavga ve uzlaşmalar izleyicinin duygusal yatırımını artırır.

Büyük aşklar genellikle zorlukları aşan aşklar olarak sunulur. İzleyici, çiftin karşılaştığı engellerle nasıl başa çıktığını ve aşklarının bu zorluklar karşısında nasıl güçlendiğini görmek ister.

Her iki karakterin de aşk sayesinde nasıl değiştiğini görmek önemlidir. Aşkın onları daha olgun, anlayışlı ya da daha güçlü bireyler haline getirmesi beklenir.

İzleyici, sadece çiftin kendi içindeki duygusal çatışmaları değil, aynı zamanda dışarıdan gelen baskılarla da nasıl başa çıktığını görmek ister. Bu, aşkın derinliğini daha da vurgular.

Büyük aşklar, izleyicinin hafızasında yer eden, duygusal anlar yaratır. O sahnelerdeki anlar, aşkın gücünü ve kalıcılığını hissettirir.

AfRam veya SeyFer’in yaşadığı büyük bir aşka dair beklentiler, çoğu zaman çiftin hem bireysel hem de birlikte yaşadıkları deneyimlerin derinliğiyle şekillenir. Eğer bu unsurlar yeterince güçlü değilse, izleyici bağ kurmakta zorlanabilir.

İşte Yalı Çapkını 3. sezon senaristleri bu yazdıklarımı dikkate alırsa, onlar reytinglerde, AfRam’da gerçek hayatta mutlu olur.

Bu arada şunu da sizlerle paylaşmak isterim…

Ben, Serenay Sarıkaya’nın hem bebekliğini hem de küçüklüğünü bilirim. Serenay’ı, Bakkal Mustafa’nın kızı olarak bilirdik. Ankara’da bizim mahalledeki bakkalın kızıydı. Babası Mustafa Sarıkaya, Ankara Seyranbağları’nda bulunan Sarıkaya Market’in sahibiydi. Nereden bilirdik ki bir gün bizim bakkalın o kızı büyüyecek ve Türkiye’nin bütün jönlerini peşinden koşturacak.

Serenay’ı en sonunda aradım ve şu soruyu yönelttim:

Aslında yazmamı istemedi ama ben yazıyorum…

Sende Afra Saraçoğlu gibi iki Mert’e de âşık oldun mu dedim?

Mert’lerin o kadar çok olmasına rağmen, Serenay bana mertçe cevap verdi…

Mert Yazıcıoğlu…

Mert Ramazan Demir…

Mert Demir…

Serenay Sarıkaya: “Ben hiçbir Mert’e âşık olmadım”

Şimdi yine SeyFer ve AfRam’a soruyorum: Sizce Mert’ler mi karıştı, yoksa mertçe cevaplar mı?

Yazın bana...

Sevgi ve selamlarımla...