Hülya Avşar çoğu kişinin çuvallaldığı bir zekâ oyunudur!

Hülya Avşar bu! Bir söz eder, ettiği sözle gündeme güm diye oturur! O mu oturmak ister, medya mı otursun diye sandalyesini çeker, halk mı oturtur; yanıtlar karman çorman, arapsaçı! Hülya Avşar bir laf etti mi, saldıranı, yerden yere vuranı çok olur! Saldırın tabii, vurun yerden yere! Ancak önce oturup bir düşünün bakalım ne diyor ya da ne demiş ise, dediğinin tamamını okuyun veya dinleyin de girişsiz-gelişmesiz kırpılmışına sonuç biçmeyin! Sosyal medya ve basında çıkan “Hülya Avşar bunu demiş!”in yazılıp söylendiği “bu” kadarına değil, arayıp bulup “tamamına” sövün sövülecek gibiyse!

Şöyle bir geçmişe gidip Hülya Avşar’ın ettiği bazı lafları hatırlayalım:

Maskeli Covid döneminde, peçe takan kadınlaraymış gibi algılansa da aslında kara çarşaf içindeki kadınlara odaklı “Zehra görmüştü, çok korkmuştu. Öcü.” deyince onu saygısızlıkla suçlayanlar olmuştu. Halkı, kin ve düşmanlığa teşvik etmekle itham etmişlerdi. “Kapalı kadınlar için bakın ne dedi?” başlıkları atılmıştı. Oysaki o, kapalı kadınlar için değil, kara çarşaflılar için söylemişti bunu! E, hani nerede Atatürk ülkesi ve izinden gidenleri? Başını örtmekte, bir türban takmış olmakta, uzun pardösü giymekte sıkıntı yok; herkes özgür! Ama kara çarşaf, Atatürk’ün kıyafet kanunu ile yasakladığı bir giyimdi! Baştan aşağı kara çarşaflı birinin de öcü gibi görülmesi normal gelmeli! Elbette Hülya Avşar, o zaman Zehra’nın bu korkusuna karşı, kara çarşaflı kadını izah etmiştir. Sövmekten önce empati kurmak lazım! Kara çarşaf, bana çağ dışı ve itici geliyor. Kara çarşaflı birini gördüm mü, o kişiyi öncelikle Atatürk devrimine karşı buluyorum. Dini inancı ile başını kapayan herkese saygım sonsuz ancak kara çarşafın dinle hiçbir alakası yok! Devrimi yapılmış ve İran gibi giyinilmeme kararı verilmişti! Kıyafet İnkılâbı, Atatürk devrimlerinin bir parçasıdır. Bu kanunla, kadınların çarşaf ve peçeyi bırakarak çağdaş kıyafetler giymesi için çeşitli ceza ve yasaklar getirilerek, belirli tipte bazı kıyafetlerin giyilmesi yasaklanmıştı.

Yakın geçmişte, ülkedeki ekonomik sıkıntılar üzerine “Ayağımızı, yorganımıza göre uzatmalıyız. Gerekirse simit yeriz ve bu zor günleri atlatırız.” lafı da büyük tepki almıştı. Hâlbuki çekirdek ailemizin içinde bile kendi anne-babalarımızdan “Ayağımızı, yorganımıza göre uzatacağız… Bu ay kemerleri sıkacağız…” tarzında benzer cümleleri duymuşuzdur. Hülya Avşar’ın, uzatılan mikrofona konuştuklarının içinden ayıkladıklarını paylaştıklarından ya da haklıca sövebilmek için sadece bu cümlelerine odaklı kalmaya gönüllü olmaktan, asıl tam olarak demiş olduğu; “Ekonomik krizin herkese ve her kesime mutlaka yansıması oluyor. Benim bildiğim bir tek şey var. Mutlaka bu tür günleri, bu zamanları öngörüp biraz daha farklı yaşam çizmek lazım. Ayağımızı, yorganımıza göre uzatmalıyız. ‘Bu saatten sonra simit mi yiyeceğiz?’ falan diyorlar. Gerekirse yenecek ve bu günler atlatılacak. Bizim bu işi, insanlar olarak bireysel halletmemiz gerekir diye düşünüyorum.” sözleri anlaşılmak istenmemişti! Bunları da durduk yerde söylememişti! Ayaküstü gazetecilerin sorularını yanıtladığı sırada “Ekonominin sanatçı kısma nasıl yansıması oluyor?” sorusuna istinaden kendi düşüncesini belirtmişti. Empati kuracak sempatiklikten yoksunuz!

Yıllar evveline gidersek de; doksanlı yılların sonu gibi üniversite öğrencilerine kızarak “Okumakla adam olunmuyor! Eşeklik baki kalıyor!” demiş bunun üzerine de öğrencilerden biri tarafından mahkemeye verilmişti. Günlük hayatımızda bu sözü söyleyeceğimiz o kadar çok kişi var ki! Ama Hülya Avşar söyleyince konu hakaret davasına dönüştü! Ne oldu da bu sözü sarf etti, ona göre bilip de yorumlamak lazım. Bazı sözler de durduk yerde söylenmiyor! Etki-tepki meselesi! Kimseyi hedef almıyorum ama ortalık da yadsınamaz derecede okuyup adam olmamış, eşekliği baki kalmış kişilerle dolu!

Şimdilerde ise konuşulan, zenginlik üzerine söyledikleri! Gerçi Hülya Avşar bunu diyeli iki yıl oldu ama şu sıralar sosyal medya gündeminde bu sözleri yer alıyor. Vay efendim, “Zenginlik kadar insanın başına gelebilecek kötü bir şey olamaz!” demiş! Sosyal medyada paylaşılan bu kesit olunca, insanlar da “Madem öyle, o kazandığın paraları yok şuraya ver, yok buraya dağıt!” diye ilkokuldaki mızıkçılık yapan tipler şımarıklığında yorumlar yazarak yine ona saldırdılar. Hülya Avşar, konuk olduğu bir programda, Ayvalık’ta bir ada aldığı iddialarını reddediyor. “Ayvalık’ta bir ada almadım. Öyle bir şey yok. Çok güzel bir adaydı. İlgilendim. Adası olan insanlar var. Çok makul bir şey olmasa da ticari olarak düşünülebilir. Bir sanatçının, yani benim işimi yapan bir insanın, ticari olarak bunu yapmasının doğru olduğunu düşünmüyorum ama aklımızdan geçmedi değil. Orada turizmle ilgilenen arkadaşlarım var. Demek ki bir gel-git aklı yaşadık. Bir adam olsun istemem.” diyor. Ve sözü zenginliğe getirdiğinde; “Bu derece zenginlik kadar, insanın başına gelebilecek kötü bir şey olamaz. Her şeyi alabilmek! Hayatta her şeye şüpheli bakarsın! Sevgilin gerçekten âşık olduğu için mi seninle beraber olur? İnanır mısın arkadaşlıklarına? Ya da sana olan aşka? İnsan hiçbir şeye inanmaz! Mutlu olmak için, hayatta bir şeye özlem duymak gerek!” demiş. Siz nüansı yakaladınız mı? Zenginlik üzerine söylediği bu sözler aslında mutluluğa odaklı! Ben yakaladım! Ancak, çoğu kişi yakalayamamış yine! Saldırı-hücum, hazır kıta! Ve aynı programda asıl ne demiş; ki, esas bunu anlayın da buna takılın derim! Çok doğru bir noktaya ünlem koymuş! Zenginlik ile ilgili sözlerine odaklı olmaktan, esas ders alınacak sözleri es geçilmiş; vallahi pes! Diyor ki; “Hata ne olabilir ki? Bir insanı soymadığın, kimsenin hakkını yemediğin, birinin canına kastetmediğin sürece hata ne olabilir ki? Bunların dışındakiler, insanlık halidir.” Ana cümleler bunlar işte! Soymak, hakka girmek, cana kastetmek ve benzerleri… İstedikleri kadar sövsünler, o, kendi doğru yolunda, kendi doğru izinde!

Söveceğinize, sayın şu kadını diyeceğim, ki dedim bile! Bilakis, kaprisi çiğ bulan ama kuralları olan bir kadına korkunç saygı duyulmalı! Bir de sapyoseksüelliği mevzusu var. Bana göre Hülya Avşar’ın, aynı zamanda sosyal ilişkilerinde, beşeri ilişkilerinde, hatta iliklerinin içinde dahi sapyo’luğu birinci planda! Yani, sadece karşı cins bazında değil, arkadaşı da etrafı da hatta köpeği de zeki olmak zorunda!

“Beynini idare etmek diye bir şey var hayatta. Beyin çok önemli bir şey. İyi kullanmak lazım.” dediği gibi beynini idare ediyor da kullanıyor da! O yüzden diyorum; “Hülya Avşar çoğu kişinin çuvalladığı bir zekâ oyunudur!” Yıllar önce özlü sözlerimin içine dâhil ettiğim bu sözün patenti bana aittir. Haydi, şimdi biraz da beni sövün! Beyninizi idare etmeyi başararak lütfen… Kullanım şekli size kalmış…