Hülya Avşar, çoğu kişinin çuvalladığı bir zekâ oyunudur!

Her daim aktif! Yaptığı her bir şeydeki başarısı ortada! Unvanının ardına sığınıp yayılmadı! Çok çalıştı! Hep çalıştı! Hâlâ çalışıyor! Hep de çalışacaktır!

Yıllar evvel tenis kortunda tanıştım. Yirmili yaşlarımdaydım. Değişim programına katılarak Amerika’ya gitmeme sayılı günler kalmışken bir yolunu bulup da ulaştığım Kaya Çilingiroğlu’nun asistanı Çiğdem Hanım’ın aracılığıyla Hülya Avşar’a ulaştırılan notuma istinaden geri dönüş yapmışlardı. Hülya Hanım tarafından Alkent’te tenis kulübüne davet edilmiştim. ABD’ye gitmeden O’nu görme isteğimi geri çevirmemişti. Gittiğimde maçını bitirmiş, basın mensuplarının sorularını yanıtlıyordu. Az ileride dikilmiş O’nu beklerken göz göze geldik. O anı hiç unutamam! “Sen O musun?” diye sormuştu bana. Ben de dopdolu bir heyecanla “Evet, ben O’yum!” demiştim.

Evet, Hülya Hanım, ben O’yum! Yıllar geçse de hâlâ ben O’yum! Hülya Avşar’ı çok severim. Ezelden hayranıyım. Hele ki tanıştıktan sonra yıllara dayalı farklı zamanlarda öyle insani yanlarını gördüm ki hayranlığım beşe, ona katladı. Ki, bir başka köşe yazımda bendeki Hülya Avşar’ı “Taçsız Kraliçe Hülya Avşar’ı Bir De Benden Okuyun!” başlığı altında madde madde sıralayarak anlatmıştım. Kalite adına en lüks oteller beş yıldızlı diye adlandırılırken, bendeki Hülya Avşar altı yıldızlı çünkü!

Güzelliği ile geldi, aklıyla kaldı. Kırk yıl! Dile bile zor! Başarısını görmezden gelmek saygısızlıktır! Çalışkan kadın!

Takdir etmeyip yerenler dolu! Yeremezsin kardeşim! Oturduğun yerden yeremezsin!

Yerene bakıyorum; çoğunluğu klavye ahkâmcısı! Ne iş yaparlar? Bütün gün boş boş sosyal medyada gezinip, ona buna laf sıralayıp dururlar! Yaptıkları faydalı bir şey var mı? Yok! Bir insana, bir çocuğa, başka bir cana hayrları var mı? Yok! Ortaya koydukları bir şey var mı? Yok!

O var mı? Yok! Bu var mı? Yok! Ama iş negatifliğe, yermeye, sövmeye, hırlamaya geldi mi, o gırla var! Bu kişilere unvanlarını sıralıyorum: Nasıl ki iş insanı diyoruz, bunlar da negatif insanı!

Necisin sen? Negatif insanı! Ya da yer’man ve yer’woman’sın! Söv’man ve söv’woman!

Hır’man ve hır’woman’sın işte! Haa, cinsiyet ayırımı yapmadım, sakın öyle görmeyin! İnsan olmanın kadını erkeği olmaz! İnsan’san, insansın’dır! Cinsiyet ayırımı karmamaşı ile kafa karıştırıp asıl noktadan uzaklaştırmaya çalışanlar işte bu unvanların sahip ve sahibeleri!

İnsanların mutluluğunu, evliliğini, hamileliğini, doğumunu, başarısını, heyecanını, güzelliğini, hayrını, hatta acısını dahi yerlere çalan kara bakışlı kalabalık bir kitle var! Adlarına ben utanıyorum!

Kimse kimseye dört dörtlük hitap edemez. Ama yiğidin hakkı da yenmemeli! Çalışkan, başarılı insanları takdir edeceksin, f*cktir değil! Oldum olası sevdim Hülya Avşar’ı!

Güzelliğiyle tanıdık ama o sadece güzel kalmadı, üstüne ne çok şey ekledi. Sıralamaya satır yetmez! Sadece güzel diye gelmedi ki bugüne; yaptıklarıyla kalıcı oldu! Beynini turşu yapıp kavanoza sokmadı! Kullandı. Üstüne kata kata Hülya Avşar oldu o, sadece Türkiye güzeli seçilerek değil! Negatif düşünceliler tacının geri alındığını hatırlatmayı kendilerine görev bilecekler şimdi! Doğrudur! Da; tacı fiziken başından alındı! Yıllar geldi geçti, o taç hâlâ Hülya Avşar’ın başında ışıldıyor! Hülya Avşar’ın kendisi taç öncelikle! Görebilene, kabul edebilene!

Elbette yarışmada birinci olması bir fırsattı; ona kapıları açtı! Ama açılan o kapılardan girip de koridorları geçmek, odaları bulmak, mutfağında yemek pişirmek, tuvaletinde sifonu çekmek fırsat değil, akıl işiydi! Çok var fırsatı doğru değerlendirmeyi bilmeyip de ön kapıdan girip dümdüz arka pencereden sarkıp düşen kalkan, kalkamayan, ayağını kıran, kafasını yaran ve yol mol bulamayıp kaybolan!

Kadın hâlâ aktif! Ailesiyle, sosyalliğiyle, sahnesiyle, single’ıyla, sporuyla aaaktif! Ve üstte saydığım kitle, üstlendikleri görev bazında bir de artık yaşlandığını yazıp çiziyorlar!

Pardon? Yaşlanmak bir suç mudur? Ayıp mıdır? Ya da yaşlanmak bir Hülya Avşar’a mı mahsustur? Herkes gibi O da yaş alıyor, doğru ama herkes O’nun gibi yaşla beraber baş alamıyor! Sıkıntınız bu postlar! Sadece yaş alıp öyle yaşamak ne acı! Yahu, aklın yaşta değil başta olduğu atasözü olarak kazınamadı mı şu kafalara? Yaş alıp da baş almayan sayısız insan dolu! Yaşınız var, başınız yok! Ki, bu arada Hülya Avşar’ın dünden bugüne de güzelliği hep yerinde! Kıskanmayın, sizin de olur diyemem çünkü güzellik Allah vergisi! Vermediğine de vermiyor! Hülya’nın toyluk yıllarındaki güzelliği ayrı, olgunluğundaki ise apayrı. Hâlâ yüzü de güzel, bacağı da, sırtı da! Geçtiğimiz 10 Ekim'de bunca yönlülüğüyle başarısına başarı katmış medarıiftiharımız Hülya Avşar’ımızın yaş günüydü.

Bu vesileyle OnurAkayMedya aracılığı ile yeni yaşıyla birlikte yeni başını da kutlayarak daha nice yaşlar ve nice başlar diliyorum. Maharet yaş almakta değil, baş almakta! Yaşlanmak, biyolojik olarak gerçekleşen bir gerçek. Yaş alma ise fiziksel, zihinsel ve ruhsal olarak farkında olarak büyümek! İşte; büyüyebilenler yaşla beraber baş alanlar, büyümeyenler ise sadece yaşlananlar! Kişi ancak kendini geliştirebiliyorsa yaşıyla birlikte baş alır. O yüzden Hülya Avşar yaşlanmadı! Başsız kesimin Hülya’nın aslında hiç de yaşlanmadığını görememesi gayet doğal! Hoş gördük! Yazı başlığımı buna dayanarak seçtim:

“Hülya Avşar, çoğu kişinin çuvalladığı bir zekâ oyunudur!”

Biliniyor ki yirmi bir yıldır Hülya Cup Tenis Turnuvaları düzenlenmekte. Ve geliri ile ya tenisçi bir çocuğu turnuvaya Avrupa'ya gönderiyorlar ya da okulunda başarılı olup da imkânı olmayan çocuklara destek olarak yol açıyorlar. Birçok genç sporcuya burs imkânı sağlıyorlar.

Yani Hülya Cup’tan elde edilen gelir hep çocuklara gidiyor! Hülya’nın bundaki kazancı, bundan duyduğu mutluluk! Bu örnek davranışın güzelliğini de tek başına üstlenmeyip, tüm katılımcıların gönlüne sağlık dileyen bir insan! Ne mutlu bu insanlık yarışması birincilerine! “Sevmek, gülmek, mutlu olmak ibadettir.” Taçları Allah’tan, geri meri alınamaz!

Hülya, şimdi yine Hülya Cup Tenis Turnuvası'nda vücut ve zihin sporu karşısında kol gücünü kullanıyor. Yirmi ikincisi düzenlenen Hülya Avşar Cup'ta O’na ve tüm katılımcılara bol şans dilerken kulağına kaçırmak istediğim kar suyu var: Tenis çok klas bir spor. Ve çok da popüler. Şu da doğru ki; Hülya, Türkiye'de tenisi çarpı iki popüler etti ve iyi tenis oynayan bir kadın olarak bu dalda da ismini kazıdı. Bunu da hayranlık ve takdirle izledik. Ben Amerika’da yaşıyorum. Ve burada son zamanlarda pickleball yaygınlaştı ve popülerliği gün geçtikçe arttı.

Sevgili Hülya Avşar'n, Amerika’da bir mahalle etkinliği olarak başlayıp yayılan bu yeni spor

PICKLEBALL'u da Türkiye’ye katıp yayılmasını sağlamasını çok isterim. Çok keyifli ve herkes de sevecek, eminim! Deneyim kazandıkça hızlı tempolu ve rekabetçi bir spora dönüşüyor. Her yaşa ve her seviyeye uygun. Aynı zamanda harika bir günlük egzersiz. Hareketliliğin, sosyalleşmenin ve eğlencenin bir arada olduğu pickleball’un da topu Hülya’da!

Yayarsa o yayar ancak!