Kedi Eros için bütün Türkiye ayağa kalkerken, adalet oturdu!

Eros kedinin kâtilinin ödülüne istinaden bu köşe yazısını Türkiye’nin ilk köşe yazarı olan Esmer Kedi Cafer yazacaktı aslında… Kâtiline verilen yetersiz kararın utancında olduğundan yazmak istemedi!

Yerine ben yazıyorum! Kedi yazar Esmer Kedi Cafer, OnurAkayMedya’da yayınlanan önceki köşe yazısında, iyi hâlsiz Eros cinayeti üzerine; “Alice, Harikalar Diyarında” masalı yalan olurken “Eros, Facialar Diyarında” cinayeti yasal oldu! Olmuşuz: Caniler ülkesi ve canilerin iyi hâlleri’nin ülkesi! Bir canlıyı kasten öldürmenin ne gibi bir iyi hâli olabilir ki? Teşekkür etmiyorum ey yargı!” demişti. Hatırlatmak istedim!

Bu konuyla ilgili önceki kendi köşe yazımda ben ise; “Eros Kedi Cinayeti Çok Büyütüldü” diye başlık atmıştım! Eros kediciğin cani kâtilinin, iyi hâl’den zerre iyi bir hâl’inin görülmediği, milyonlarca kişi tarafından görüldü, algılandı ve affedilmedi! Ancak mahkeme, bu milyonlarca kişiyi kör saydı! Görmedi, algılamadı ve uyguladığı indirimli ceza ile, bu cinayetin kâtiline hak ettiği cezanın verilmesi için, biz, adalet bekleyenler cephesi doğrultusunda, kâtili affetti sayılır!

Hâkim, iyi olmayan hâle “iyi hâl” diye bakabilip, “iyi hâl” diye kendi kişisel sempatisiyle karar verdi ve sevgili kâtil İbrahim Kelvicdan’ı iyi hâl indirimleriyle yücellti! Ahh, çok özür dilerim; yine bana iyi hâller geldi de Kâtil Bey’in soy isminde yine çuvalladım! Kelvicdan değil, düzeltiyorum: Keloğlan! İster hoş görün, ister hor görün ancak ben hukuk okumadım ve dolayısıyla bu kâtile bu cezayı hak bulmuyorum! Can almanın hiçbir “iyi hâl indirimi” olamaz! Hem de altı dakika gözle görülür gayet “kötü hâl” ile gayet bilinçli, gayet istekli, gayet gayriinsanî, gayet Allah’ın yarattığını hiçe sayarak, izledikçe gayet “Ayağı kopsun inşallah!” dedirten bu cinayete sıradan bir insan olarak, cinayet değerlendirmesini, tıpkı bu olay gündeme oturduğundan beri ayaklanıp, mahkeme günü de adliyeye sığmayan onca insan gibi ben de gayet şapşalca tepki verip, hukukun ilmini yapmış koskoca hâkimden iyi bilmeyen biri olarak kararı doğru bulmayanlardanım! Kamera görüntülerinde tabak gibi görülenin nesinin iyi hâl indirimidir bu? Bir de üstüne üstlük kötü hâl bindirimi yapılmalıydı, değil iyi hâl indirimi bahşedilsin!

Bir kere hukuk maddelerine ya da kanunlarına göre ne yazılırsa yazılmış olsun, bir insanın inisiyatifi olur ve buna da vicdanı hükmeder de kendinden de katarak hak edilen gerçek hak cezayı verebilir(di) hâkim! Hukuktaki adalet ayrıdır, vicdandaki adalet ayrı! Birleştirilmeliydiler! Ramazan ayındayız bir de üstelik! Ne kul hakkıyla ne can hakkıyla gitmeliyiz öbür tarafa! Ne oruç kurtarır ne tespih ne teravih! H’eyvallah! Hukuk adaleti işlemedi ama ya olur da Allah’ın adaleti işlerse ne olacak? Ben inanıyorum ve dua ediyorum; Allah, yapanı, yapana alkış tutan babasını, karısını ve sülâlesini, hak ettiği cezayı vermeyeni de affetmesin! Ve inşallah duyalım, görelim ki; unutanlara ya da ciddiye almayanlara Allah’ın tokadının ya da sillesinin olduğu hatırlatılmış olsun! Çünkü biz insanoğlu, yoldan fazlasıyla çıktık! Dolayısıyla çarpılmak, ilahi adaletin tecelli etmesi olacaktır!

Kendisini, ezberlediği cümlelerle savunan, kendisini, bir suç makinesi saymayan garibim sevgili kâtilimiz pek bir dertliymiş! İnsan içine çıkamıyormuş! Ah canım benim! Tabii ki insan içine çıkama sen! İnsan içine çıkamayışın da senin, o mahkeme salonunda hâkime yutturduğun iyi hâl numarandan kaynaklı; utanç duygundan değil ki! Zaten utanç duygusu olan bir insan, iyi hâl’li-hâl’siz bu cinayeti işlemezdi ki! Popo korkundan insan içine çıkamıyorsun sen! Hukuk okumamış ama vicdanlı ve sevgili milyonlardan birileri çıkıp da ya seni de ruh ikizin karını da tekmeleye tekmeleye öldürür korkunuzdan insan içine çıkamıyorsunuz siz vicdan yoksunu karı-koca! Bütün ömrünüz, korkudan altınıza doldurmakla geçsin, e mi! Ve umarım sevgili Allah, çocukluğumuzda bizi “Elin taş olur!” diye kokuttuları gibi ayağını taş etsin senin, a kedi kâtili! Ülkem pek enteresan oldu! Adalet, biz insanlara ve bu canlara adi davrananları adil bir şekilde yargılamadıkça, biz insanlar ve tüm bu canlar, bu kâtillerin, sırasını bekleyen bir sonraki kurbanlarıyız! Kime ya da hangi cana denk gelirse artık!

Bir önceki yazımda; “Bu meseleyi neden bu kadar büyütüyorsunuz ki; küçültün efendim! İşkence edilerek öldürülen nedir ki? Alt tarafı bir kedi! Yaşasa ne olur, yaşamasa ne olur? Adı da Eros’muş! Adı da varlığı gibi saçmaymış! Seni iyi hâl’siz küçük canavar! Öyle tekmelenip öldürülürsün işte! Bir de site içerisinde yaşıyormuş haspam!” diyerek ironi yapmıştım! Adaletimizden ve kâtil ile ailesinden başka herkes bu olayı büyüttü de büyüttü! Bir mahkeme dinledi de küçülttü! Teşekkür ederiz sevgili yargı! Eros kedinin kâtiline boyunun ölçüsünü göstereceğinize, kasten işlenmiş bu cinayetin kâtilinin hak ettiği cezayı alması için gözünüzün içine bakan, sizden adalet bekleyen milyonlara gösterdiniz! Milyonlar aldı boyunun ölçüsünü! Kâtil Efendi de ödülünü! Üç yıl hapis cezası verip, iyi hâl indirimi ile bu süreyi iki yıl, altı aya indirdiniz! Yatarı yokmuş! Kâtil, ceza evinde bile değil! Bir de üstelik Sn. Adalet Bakanımız açıklamasında, “Hayvanları Koruma Kanunu” kapsamında bugüne kadar verilen en yüksek ceza olduğunu belirtmiş!

Gülmeli miyim yoksa delirmeli miyim? İnsanım ya, bu sinirle öyle bir anlık iyi hâller gelip de sevgili kâtilimiz gibi bir anlık öfke ile gidip bulduğum bir kediyi ya da herhangi bir canı tekmelemedim! Bu karara çok sinirlenip tüm iyi hâlimle evin duvarlarını tekmeledim! İki yıl, altı ay da çok! Tümüyle affedin gitsin! Bu kadar iyi hâl’e affedilmeyi hak etti nasıl olsa! Hatta adliye koridorlarını hınca hınç dolduranları atın hapse! Atın ki Keloğlancık linç edilme korkusuyla yaşamasın! Halk tepkili!

“Kanunlar yetersiz!” diyorlar! Hayır, efendim! Eğer istenirse (!) kanunlar gayet de yeterli olur! Mesele istemekte! İstenmiyor! Sırf kanun değil, vicdan da yetersiz olunca sonuç budur! Adliye koridorlarını hınca hınç dolduran hayvanseverler de öyle popolarına baka baka geri dönerler işte! Hep derim: Allah, vücutlarımızın içine kalp, beyin, böbrek, karaciğer, dalak vs gibi organları yerleştirdiği gibi, keşke vicdanı, insanın kendisine bırakmayıp, onu da vücudumuzun içine organ olarak koysaydı! Hata etmiş! Eros için bütün Türkiye ayağa kalktı ama adalet oturdu! “Pes!” desem! En azından izin verin de “Pes!” diyeyim! Pes! Allah bu günahınızı (da) affetmesin!