Bize sadece hayırlı olsun demek düşüyor!

10 Eki 2019 - 14:13 YAYINLANMA

Konuya istemesem de dahil oluşumdan, tehdit edildiğim hususunda adımın geçiyor olmasından yazarı olduğum OnurAkayMedya aracılığı ile bir açıklama yapma gereği duydum. Hoş karşılanırım veya hoşt karşılanırım, bunu an itibarıyla dikkate almak istemiyorum! Bu saygısızlıktan değil tam aksine tamamıyla saygıdan kaynaklıdır; hem takipçilere hem Meltem’e, hem PatrickG.’ye hem medyaya, hem de kendime!

Kısaca nasıl toparlarım bilemiyorum. Ancak öncelikle şunu belirtmek isterim. Haber doğrudur. Evet, Meltem evlendi. Daha doğrusu evlen’MİŞ! Evlendiğini karı koca ikimiz de oturduğumuz muhit içindeki insanlardan duyduk. Her ne kadar Meltem’e içinde bulunduğu durumdan dolayı yardımcı olmaya çalışsak da, ne uğraşımız bu yönde oldu ne de evliliği ile ilgili konuya dahiliz. Kaldı ki, bu durumu özellikle bizden gizledi. Nikah sonrası kutlamaya gittikleri restoranda bulunan diğer müşterilerin görmesiyle kulaktan kulağa yayılınca tabii ki bizim de kulağımıza geldi. Ne kadar gizli kalabilirdi ki zaten? Demek ki bu kadar! Meltem otuz iki yaşında yetişkin bir kadın. Yaşça bizden küçük ve tabii ona ağabeylik ve ablalık ettik. Aylar önce Meltem’in bir yakını Türkiye’den bana mesaj attı ve kendisinin Amerika’da olduğunu ve ona yardımcı olursak sevineceğini söyledi. Meltem’i sektör içinde birkaç defa görmüşlüğüm olsa da arkadaş değildik. Burada yakınlaştık, çünkü Nisan ayından beri neredeyse her gün telefonla görüşüyorduk. Biz görüşmeye başladığımızda o Amerika’ya geleli dört ay olmuştu. Daha önce New Jersey’de idi. Karayolu ile bizden on beş saat uzakta. Belki daha fazla…

Benimle haftada birkaç defa görüşürken, eşimle neredeyse her gün saatlerce telefon trafiği vardı. Çünkü Amerika’yı çok seviyor ve burada kalmak istiyordu. Eşim de kanuna uygun şekilde nasıl yol alabileceği konusunda onu hem bilgilendirdi, hem de avukata yönlendirdi. Sanatçı vizesi ile yol almak için her türlü evrak toparlandı. Bu arada bir de erkek arkadaşı olduğunu öğrendik. Bunlar gayet olağan şeyler. Ancak görüştükçe bir şeylerin ters gittiğini hissediyorduk ki, sonunda Meltem içinde bulunduğu durumu anlattı. Bize gelişi de böyle oldu. Bana mesaj atarak bizden yardım istedi. Biz de insan olarak yapılması gerekeni yaptık. Şiddet mağduruydu. Hastaneden tüm raporlar alındı. Derhal toparlayıp bize getirdik. Detayları es geçmek durumundayım. Erkek arkadaşı mahkeme kararıyla uzaklaştırma aldı. Meltem bizim evde güvendeydi. Eşim, gece uykumdan sıçrayarak “Meltem’i dövüyorlar yetiş!” dememe uyandı, o derece etkilendiğim bir olaydır hali. Tabii aylardır telefonda konuştuğumuz Meltem’i ev içinde yeni tanımaya başladık. Malum, dört duvar arası mevzu. İyi kız. Ancak hiç söz dinlemiyor. Biz kendimize göre ne kadar doğru yönlendirsek de o bizi hiç dinlemedi. Sorun bu oldu. Biz Meltem’i çok sevdik. Dediğine göre o da bizi çok seviyordu. Yardım edeceğiz diye kendi hayatımızı bir kenara bırakıp ona odaklandık. Psikolojim bozuldu. Eşim bundan rahatsız. Bu kızın olayları seni çok etkiliyor diyerek beni defalarca uyardı. Sabah kalkıyorduk Meltem ve olayları, akşam yatıyorduk Meltem ve olayları! Bana çok kırıldığı anlar var. Ama öyle şeylerle karşıma çıkıyordu ki, kırılmasın diye ona sadece duymak istediklerini söylemem gerekirdi. Tarzım değil. Yapamazdım. Kırılmasın diye de yanlış bulduğum şeylere doğru deyip onu eğri yönlendiremezdim.

Bu arada eşi için yapılan tahmini yorumlar için de açıklık getirmek isterim. Patrick G. ne kimsesiz ne de elden ayaktan düşmüş biri.

Ailesi var…

Hali vakti yerinde…

Arabasını kullanıyor, bahçesinin otlarını biçiyor, kendi alışverişini yapıyor yani her işini kendi yapan bir adam.

Her yaşlı Amerikalı da aynı…

Burada herkes kendi işini kendi görüyor. Elden ayaktan düşenler ise Nursing Home denilen bakımevlerinde. Bu açıklamam da lütfen durumu tasvip ettiğim yönünde algılanmasın.

Basında çıkan haberlere yapılan yorumlar hem kadın olarak hem de bu yaşananların iç yüzünün birebir şahidi olarak beni çok üzdü. Görüşmesek de hak etmediği sözlere karşı az da olsa işin doğrusunun hem onun adına hem bizim adımıza açıklanması gerektiğini düşündüm. Son konuştuğumuzda beni tehdit ettiği için A’sından Z’sine bildiğim ve şahit olduğum bu konuyu tüm detayıyla anlatamıyorum.

Meltem bana “Bu işler bir bitsin, haberi sana yaptıracağım ablacığım.” demişti. Yani evlat edinme işleri. O kısma kadar her şekilde onun adına çok seviniyordum. Bekle dedi. Sustum. Ya da susturuldum. Onur Akay bana Meltem’i her sorduğunda, sormamasını, onun hakkında konuşmak istemediğimi söyleyip geçiştirdim. Evlendiğini duyup tekrar sorduğunda ise haberin doğru olduğunu, ancak bizim konuya dahil olmadığımızı, arkadaşça ısrar edince de kendisinin beni tehdit ettiğini söylemek zorunda kaldım. Saygı gösterdi. Meltem’i araştırıp hakkında bilgi edinmek hiç de zor değil. Ünlü bir isim sonuçta. Ünlü olmanın avantajları da var dezavantajları da.

Yazılıp konuşulmaları normal…

Bunun önüne geçmek zor…

Tehdit ettikten sonra New Jersey üzerinden araştırıp soruşturmaya başladım. Öğreneceğimi öğrendim, eşimle paylaştım ve karı koca Meltem defterini kırgın şekilde kapattık. Özellikle eşim kızı gibi sahiplenip koşturdu Meltem için. Günde kaç defa saatlerce arıyordu Oğuz ağabeyini. Öyle mi olacak, böyle mi edecek, her gün. Sonra medyada da açıklandığı gibi şiddet mağduru olunca apar topar buraya getirdik. Bizde kaldı. Çok mutsuzdu. Üzgündü. Kalbi kırıktı. Hem ruhsal hem fiziksel yaralıydı. İstediği kadar bizde kalabileceğini ve hiçbir şey düşünmemesini söyledik. Çalışmak istiyordu. Chicago’da iş de bulduk, ama önce dinlenmesini istedik. İstediği kadar kalabileceğini söyledik. Sonra Onur Akay Meltem’i benimle görünce bir röportaj istedi. İlk başta sıcak bakmadı ancak sonradan kabul etti ve röportajı yaptık. Ben birine söz verdiğim zaman herkes bilir ki yaparım. Kabul edince ben de OnurAkayMedya’ya bu röportajı yapacağımızı söyledim. Röportajın tam ortasında vazgeçip kamerayı eşimin elinden bir hışımla alıp silince tartışmaya başladık. Çok bozuldum. Prensipliyimdir. “Söz verildi mi yapılır, söz verdik Meltem.” dedim. Doğal bir şekilde “Aşk olsun, çok kırıldım.” da dedim. Eşim ikimizi de sakinleştirdi ve röportajı sil baştan yaptık. Ne darp konusu vardı röportajda ne mağduriyeti. Normal bir röportaj yaptık o kadar. Akabinde gezmeye gittiğimiz bir gün eve dönerken epeydir görmediğimiz Patrick’e uğramak istedik.

Seksen yaşında adam…

Bir yıl evvel açık kalp ameliyatı oldu, bugün var yarın yok, kapıdan da olsa bir uğrayalım dedik. Adamcağız bizi görünce çok memnun oldu, içeriye buyur etti. Nehir manzarasına karşı oturduk, bize içecek ikram etti. Meltem bizimle oturmadı bile. Mutsuz tavrıyla elinde telefonu ayrı bir köşede oturuyordu. Telefonda annesiyle konuşuyordu. Yarım saat kadar kaldık. Tam kalkıyorduk ki Pat bana Meltem’i sordu. “Bu kız mutsuz görünüyor.” dedi. Meltem’in izniyle durumu üstü kapalı izah ettik. Bunun üzerine Pat, “Ben bu kızı evlat edinmek istiyorum.” dedi. Pek şaşırmadık, çünkü evlat edinme olayı burada çok. Hatta biz de böyle bir girişimde bulunmuştuk. Emin olup olmadığını sorduk, Pat ise, kesinlikle emin olduğunu söyleyince ertesi gün Meltem apar topar onun evine taşındı. Biz ona hemen git demedik, ama o hemen gitmek istedi. Bize çok yakın, yürüme mesafesinde. Sonradan neden öyle yangından mal kaçırırcasına telaşla taşındığını sorduğumda, tartışmalı OnurAkayMedya röportajımızı önce sürdü. Ülkü ablası ona “Röportaj yapmayacaksan benim evimde niye kalıyorsun!” demiş!

Asla bunu kabul etmedim, etmem de! O kadar kırıldım ve bozuldum ki! Ben böyle bir şey söyleyecek biri miyim, beni bilen bilir ki, eşim görgü ve kulak şahidi! Ben sadece “Aşk olsun Meltem, söz verdik, ne olur ki bir röportaj yapmış olsak? Nesi kötü, nesi yanlış?” dedim. Ama o durumu böyle değiştirdi.

Taşındı gitti. Her gün haberleştik. Gidip kontrol de ettim.

Şimdi bu cümlelerimin özellikle altını çiziyorum: Gözümle şahit olduğum bir baba kız sevgisi vardı! Patrick gerçekten evladım diye aldı, sevdi kızı. Ve Meltem çok mutluydu. Pat’in bir oğlu vardı şimdi bir de kızı olmuştu. Derhal kanunen yapılması gerekenleri soruşturma sürecine girdik. Avukatıydı, evrakıydı vs. Bu arada birlikte okula da başladık. Sonra Pat beni istememeye başladı. Eşimle de konuşmasına müsaade etmemeye. Ardından destek veren ve New Jersey’deki mahkemeyi takip eden psikoloğunu da uzaklaştırdı. Okuldaki erkek olan arkadaşlarıyla konuşmasını istemedi. Rahatsızlık duymaya başlayıp gelişen diğer olaylar içerisinde Meltem’le konuştum. O da durumdan memnun değildi, ancak “babam” dedi başka bir şey demedi! O derece sahiplendi Pat’i. Ne bizi dinledi ne psikoloğunu. Gidişat iyi değil diye çok uyardık. “O benim babam.” dedi ve hep onu korudu. Bize yapacak bir şey kalmıyordu. Kenarda kaldık. Sadece bir gün ciddi bir şey oldu ve yine eşimi aradı, bana geldi, bende kaldı. Şekli masaya yatırdık. Ona adamın esasta gerçek babası olmadığını ve her ne kadar kabul etmesem de bir ihtimal ona aşık olmuş olabileceğini ve etrafındaki herkesi uzaklaştırmasının ve tüm bu agresif davranışlarının sebebinin bu olabileceği ihtimalini göz önüne almamız gerek olduğunu söyledim. Meltem de artık durumu net anlamak istiyordu. “Eğer böyle bir durum varsa derhal o evden çıkman lazım.” dedim. Bana o evde çok mutlu olduğunu ve asla çıkmak istemediğini söyledi. Ayrıca bu sadece bir ihtimaldi. Ya da belki de bizce fesatça bir düşünceydi. Ertesi gün aramızdaki konuşmalar biraz gergin geçti. Tekrar evine döndü, çünkü benden çok sıkılmıştı. Bu Meltem’i son görüşümdü. Benim söylediklerim onun duymak istedikleri olmadı. Tepkili davrandım. Onun iyiliği için kendi doğrularımı söyledim, hepsi bu. Ama o her söylediğime bir “yazar” olarak kurgu yaptığımı, abarttığımı söyledi. Otuz iki yaşında bir kadını da yardım edeceğim diye evime bağlayamazdım! Beni Meltem’den uzaklaştıran noktalar hep bunlar oldu. Bıcır bıcır, çok sevdim ama güvenimi yitirdim. Dediğim gibi, detaylar bende saklı. Bu açıklamam şunun içindir ki, iki gündür çıkan haberler doğrultusunda insanların yaptığı yorumlar, para için denmesi, vatandaşlık için denmesi, rolü ile bağdaştırılması, tüm bunlar beni fena derecede kahretti. Bu kız benim evime mağdur olarak geldi. Biz kendimizce elimizden geleni yaptık. Allah tarafından karşısına çıkarılan bir fırsat oldu. Evlat edinileceği çok güzel ve çok duygulu gelmişti bana. Baba kız el ele tutuşup sarılmaları, gözlerinin içindeki o derin sevgi, o bakışlar; asla yanıldığımı düşünmüyorum! Gerçekten baba kızdılar. Çok duygusal anların şahidiyim. Ama ne zamanki ayağım o evden kesildi, o evde neler oldu, neler olmadı, ne nasıl değişti, hiçbir fikrim yok. Meltem sıcakkanlı bir kız. Burası Amerika. Kimsenin öz evladı önüne yemek koyup kaldırmıyor, meyvesini doğrayıp televizyon karşısında sehpasına çerez dizmiyor. Öpüp koklamıyor. Meltem bizim Türk örf, adet ve geleneklerinin içinde adamın “kızı” olarak öyle bir hizmet etti ki, minnetle karışık öyle sıcak bir sevgi duydu ki, benim kanaatime göre Pat görmediği, bilmediği böylesine bir sevgi ve temas içinde ona aşık oldu. Pat’in agresif tüm hallerini ise kendi içindeki savaşın olduğunu düşünüyorum. Adam kendine bunu yakıştıramamanın kavgasındaydı. Kendiyle kavgalıydı aslında. Yani evlat diye yola çıkıp da sonrasında aşık olmasını önce kendi içinde kabullenemediğini düşünüyorum. Benden gittiğinin ertesi günü tesadüf birinden Pat’in Meltem’e aşık olduğunu duydum. Derhal ona haber verdim. Net bir sonuca varmak onu rahatlattı. Meltem razıydı. Yapma dedim. “Onu çok seviyorum, ölünceye kadar da bırakmam.” dedi. Baktım dinlemiyor, razı, hava yumuşasın diyerek Ülkü’ce “kendi filmini yapmalısın” dedim ve o anda beni tehdit etti, “babam olsa tanımam” dedi. Korktuğum için değil ama bu tavrına karşı bir daha görüşmek istemediğimi söyleyip telefonu kapattım. Bir daha da hiç görüşmedim. Akabinde Pat’le konuşmuş. Aşık olduğunu itiraf edince de olay şipşak bitti. Evlendiler. Biz yanlarında yoktuk. Eşimi birkaç defa aradı. Evlendiğini kendi ağzıyla söyledi. Bu sahte bir evlilik değil. Onlar gerçekten karı koca oldular. Elbette tasvip etmiyorum ancak ben elim. Ve bize sadece hayırlı olsun demek düşüyor.

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: