Türkiye, milyonlarca doları alıp giden yabancı futbolcu cenneti olmamalı!
Bu hafta konumuz ülkemizin kangren haline gelen ve her gecen gün daha da büyüyen yarası.
Toplumun çok çok büyük bir kısmının ilgi ve alaka alanı içinde olan futbol...
Hayırlısı ile bütün zorlukları ve tartışmaları içinde taşıyan çok büyük sorular, sorunlar, şaibeler bırakan bir sezonu geride bıraktık. Başta ülkemizin en büyük futbol otoritelerinin yer aldığı ATV/A Spor yorumcuları olmak üzere hiç kimseyi tatmin etmeyen, mutlu etmeyen çok ağır eleştiriler alan bir sezon oldu.
2019/2020 sezonu A Spor yorumcularına göre lig tarihinin en şaibeli sezonu. Erman Toroğlu ise ilginç bir şekilde tepkisini gösterdi, maskesini gözlerine taktı.
Bu bağlamda bazı tespit ve önerilerimizi yazmamız gerekirse:
1- Düşen takımlar ödüllendirildi ve bu ödüller verilirken asla ve asla çıkabilecek sorunlar düşünülmedi. Bir b planı hazırlanmadı. Tam bize özgü bir anlayış… ''Göç yolda düzülür''deyiminin tam karşılığı…
2- Play-of oynayan takımlar kelimenin tam anlamı ile cezalandırıldı.
3- 2020-2021 sezonu 8 aya sığdırıldı. Takımlara toplam (Avrupa kupaları, özel ve milli maçlar hariç) 64-66 maç oynama sorumluluğu yüklendi... Aşağı yukarı her hafta 2 maç, anormal sıkışık bir takvim bitmesi çok zor...
4- Özellikle Süper Lig takımlarının gelirlerinde çok ağır bir kayıp söz konusu...( % 25-30 civarı)
5- Yabancı yasağı yaz-boz tahtasına döndü..
6- Bölgesel amatör ligde 2. ve 3. olan takımlar doğru dürüst bir kıstas olmadan çok adaletsiz bir uygulama ile 3. lige alındı. (Toplam 9 takım)
Bunlar sonuçların bazıları…
Sebep/sonuç ilişkisi çok kapsamlı bir şekilde incelenmeyi gerektirecektir. (Bunu sanıyorum ileride A Spor otoriteleri yapacaktır.)
Önerilerimiz:
1- Bütün liglerde play-of oynayan takımlar acilen bir üst lige alınmalı. Bu bağlamda süper lig 24 takım olacaktır. Lig 12 takım olarak iki gruba ayrılmalı. Bu takımlar normal takvim içinde lig usulü karşılaşmalı.
Toplam 22 maç yapılır… İlk 4 sırayı alan takımlar karşılıklı çapraz eşleşerek 2 maç üzerinden elemeli play-of oynamalı. Final 3 maç olmalı. 2 maç birbirlerinin sahasında, 1 maç tarafsız sahada. 2 maçı alan şampiyon olmalı. Toplam 28-29 maç eder. Türkiye kupası maçları ile en fazla play of oynayan takımlar için tam toplam 40 maç olur ve sezon çok rahat kazasız belasız biter.
2- Aynı şekilde ligden düşme son sıraları alan 2’şer takım (toplam 4 takım) alt ligden gelen 4 takım ile play-out oynamalı. İlk 2 sırayı alan takım bir üst lige yükselmeli. (Avrupa’da birçok ligde çeşitli şekillerde uygulanıyor) Bu şekilde 4 takım düşecek ve 2 takım yükseleceği için lige 2 sezon sonunda 20 takım olur.
3- Yabancı futbolcu uygulaması çok geniş kapsamlı bir tartışma ortamı ile ortak kararlar altında zapt-ı rapt altına alınmalı. Türkiye asla ve asla emekli, kariyersiz, yeteneksiz, yorgun, Türk futbol seyircine hiç bir şey vermeyen ve milyonlarca doları alıp giden yabancı futbolcu cenneti olmamalı. Futboluyla, yetenekleriyle, kariyeriyle, gençliğiyle futbolumuza katkı verecek futbolcular gelmeli. Bunlar çok sert kurallara bağlanmalı…
4- Futbol federasyonu özellikle 3 lig ve bal ligi ile şehirlerin amatör liglerine çok çok daha fazla önem vermeli. Maddi, manevi olanaklar tanımalı. Bu liglerin teknik direktörlerinin eğitimi ile yakından ilgilenmeli.
5- Herkesin malumu futbol takımlarımızın %99.9’u batık durumda, borç içinde ve ne yazık ki kulüplerimizi bu duruma düşüren yöneticiler hiç bir cezai yaptırım görmeden şapkalarını alıp gidiyorlar. Acilen kanuni düzenleme ile hangi branş olursa olsun spor kulübü yöneticilerine mali, manevi, cezai sorumluluk ağır yaptırımlar getirilmeli…
6- Asla ve asla profesyonel lige çıkamayan, çıkma şansı olmayan, maddi olanakları sınırlı ama sosyal aktivite olarak futbol oynanması gereken şehirlerimiz için (Örnek: Hakkari, İdil, Şırnak, Iğdır vs.) için bir rezerv lig kurulmalı ve bu ligden her sene en az 1 takım 3.lige alınmalı… Bu lige ayrı bir kontenjan tanınmalı. Konu çok daha uzayabilir, şimdilik bu kadar yeterli.
Hayırlı işler dileklerimle…