Türkiye’nin En Sevilen Huysuzu…
En muhafazakâr kişiden bile kötü bir söz duymadım hakkında. Bu “Ölenin ardından iyi konuşulur” düsturundan değildi eminim…
Mutlaka bir kahkaha atmıştır izleyen biri… Mutlaka kantosuna eşlik etmiştir az müzik seven biri… Terziliğine hayran kalıp, danslarını ağzı açık izlemiştir elbet biri…
Zekâsına, hazır cevaplılığına, durması gerektiği yerdeki oto kontrolüne, müzik bilgisine…
Bilime, eğitime, sanata, kız çocuklarına ve çağdaşlığa olan çabasına…
Sayılacak daha kim bilir ne özellikleri vardı büyük usta Seyfi Dursunoğlu’nun…
Son zamanlarında ki hüznüne, üretimin ve sanat değerinin yok sayılmasına, engellenmesine ve yokmuş gibi davranılmasına çıkmadı sesimiz.
Çıkamadı belki de…
Ama bugün artık Seyfi Dursunuğlu ismi yok… Çocukluğu yok… Sanatı yok…Virjin’i yok… Huysuz’u yok…
Sahi en sevilen Huysuz’u değil miydi Türkiye’nin? Ya da “Huysuz ve Tatlı Kadın” da ki nüans değil miydi?
Bende tesiri çoktur. Huysuz Virjin bir yoldur. İlhamdır…
İlham kaynağıdır anlayana. Okuldur öğrenene. Showdur izlemesini bilene…
Yokluğu ile büyük bir boşluk oldu elbet ama anılar ve ölümsüzlük ne büyük ödüldür hak edene.
Zira sanatı ve yaşattıkları ile büyük bir ödüldür Huysuz Virjin bizlere…
Allahtan rahmet, yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyorum…
İyi ki o nu tanıdım ve dönemine az da olsa denk geldim.
Ruhun şad olsun Seyfi Dursunoğlu…
Sanatın ilham, huysuzluğun yol olacak…
Sevgi ve saygılarımla...