Güle Güle Kuzen Yumak…

“Kediler aleminin uysal devi”

22 Tem 2025 - 14:34 YAYINLANMA

Esmer Kedi Cafer

Mırrr’haba…

Acımız var…

Epey süredir kanserle mücadele etmekte olan kuzenim Yumak, geçtiğimiz hafta hayata gözlerini yumdu. Hastalığıyla mücadelesi süresinde güçlü bir savaşçı olduğunu da kanıtladı. Onunla gurur duyuyorum.

Yumak, İlknur halamın pati kızı idi. “Kediler aleminin uysal devi” diye anılan bir Norveç orman kedisiydi o. İlgiyi seven ama talep etmeyen, hem bağımsız hem de sevecen bir aile üyesiydi. Dışa dönük, sosyal bir ırktı. Zeki, eğlenceli, oyuncu ve şakacıydı.

Karşılıklı pek oyun oynamışlığımız olmasa da kısa bir dönem Amerika’daki evlerinde misafir kalmışlığım var. Ben, misafir kaldığım odada köşe yazılarım üzerine beyin fırtınaları oluştururken, doğa âşığı kuzenim, evin önündeki ormana dalıp teftişe çıkar, gezer-dolaşır, akşam eve döner ve karnını doyurduktan sonra odasına çekilirdi.

Irkından gelen özellik olsa gerek; bir orman canlısı gibiydi o. Norveç orman kedilerinin, Vikinglerin kedisi olduğuna dair bir inanış vardı. Vikinglerin, gemilerinde fareleri yakalamaları için kullanıldıkları söylenilen bu kedi ırkı, Viking mitolojisinde tanrıça Freya’nın, Norveç kedisi olduğu söylenilen iki devasa kedi tarafından çekilen bir arabaya bindiği de anlatılır. Sadece fiziksel dayanıklılıklarıyla değil, büyüleyici karakterleriyle de dikkat çekiyordu bu ırk.

Kuzen Yumak, öyle korkusuz, öyle cengâverdi ki evin yakınına ne bir rakun yaklaşabilirdi ne bir sincap ne tilki ne yılan ne çıyan ne kurbağa ne kertenkele! Hele birinden biri yanaşsın; tozu dumana katardı alimallah! Evin kedisi değil de sanki reisiydi o! Bana karşı misafirperver davransa da aileden olmayan birini ne evde ne de evin etrafında istiyordu! Ev, ne kadar güvenli de olsa orman, tam bir kaos idi. Sayısız canlının barındığı bir yerdi orman. Tilkilerin, çakalların, rakunların, kokarcaların, yılanların, sincapların, farelerin, baykuşların, atmacaların, sayısız türde kuşun ve milyonlarca börtü böceğin yuvasıydı orman. Malûm; Amerika’da insanların evleri çoğunlukla doğanın içindeydi.

Doğa ile iç içe yaşıyordu Amerikalıların çoğu. Yumak da İlknur halamlarla, Şikago civarındaydı. Amazon kadını gibi bir kediydi o! Korkusuz, yiğit, delikanlı bir patiydi. Pudra rengi ve beyaz renkle karışıktı kuzen Yumak. Tatlı ifadeli bir bakışa sahipti. Onun güzelliğini izlemek, göze, ipek dokulu yumuşak tüylerine dokunmak ise parmak uçlarına ziyafetti adeta. Yüzü de göğsündeki yeleleri de aslanı andırıyordu. Sırtı, başı, kulakları, burnu ve ağız çevresi pudra rengiydi.

Uzun ve bol tüylüydü. Kuğu zarafetinde bir kız olsa da aynı zamanda tam bir Amazon kadını edasındaydı. Tuttuğunu kopartan bir tipti resmen! Erkek olsaydı ona, “Efelerin Efesi!” denirdi kesin! İlknur halam, kuzenim Yumak ile olan anılarını anlattı bana. Mır mır mırlayarak onu dinledim. Dünyaya şanslı gelmiş patilerden biriydi kuzen Yumak. Onu çok seven bir ailenin çok kıymetli pati çocuğuydu o. İlknur halam barınaktan almış kuzenimi. Üç aylık bir bebekmiş evlât edinildiğinde. Minnacıkmış yani!

İlk günden itibaren İlknur halamın koynunda yatar olmuş. Irkının özelliklerinden olan anlamlı bakışları ve insan gibi bakıyor olması ile ilk andan itibaren İlknur halamın gönlünde sonsuz bir yer edinmiş. Aradan aylar geçip büyüdükçe doğaya olan merakını ve arzusunu da belli eder olmuş. Her ne kadar İlknur halam onu, doğadaki tehlikelerden korumak için evden çıkmasına izin vermese de Yumak, bir gün bir yolunu bulup dışarı çıkmış! Çıkış, o çıkış!

Gündüzleri canı istediğinde evden çıkıp ormanı da mahalleyi de turlayıp sonra eve döner olmuş. Ayrıca çok titizmiş kuzen Yumak; durmadan yalanıp temizlenirmiş. Yemek konusunda seçiciymiş. En sevdiği yaş mama Tuna imiş. Yoğurt, kraker ve vanilyalı dondurmayı pek severmiş. Kitapları da! Amerika-Türkiye arası seyahatinde, uçakta koltuğa yayılıp keyif yaparak yolculuk yaparken hostes ablalarının hayranlığını kazanan, şehirler arası otobüs içinde dolaşıp şoför ve muavin ağabeyleri ile arkadaşlık kuran enteresan bir paticikmiş.

Keyif yapmayı severmiş ama keyfin en gıcırını İlknur annesi ile birlikte yaparmış. “Miyav” diyerek onu bahçedeki koltuğa çağırır, “Gel beraber keyif yapalım.” dermiş. Birlikte salıncak keyfi yapmak da ayrı bir zevkmiş onun için. Keyfine pek düşkünmüş kuzen! Sağlıklı, enerji dolu bir pisicik iken son birkaç yıldır bu illet hastalık ile mücadelesi başladı. A

ma o, ne ameliyata ne başka bir şeye yenik düştü. Ameliyat sonrası boynunda huni ile dolaşmak zorunda kaldığı anlarda bile modu düşmemişti. Norveç orman kedilerinin ömür ortalamaları on altı yıl civarıydı. Tümörü, kulağının altından boynuna ve göğsüne doğru inen bir şişlik şeklinde yeniden baş gösterince tekrar tahliller yapıldı. Tümör, damarlarına baskı yaptığından ameliyatı çok riskliydi. Ancak Yumak, on altı yıllık ömrünü, mücadelesini verdiği hastalığa yenik düşerek değil, yaşlılıktan dolayı tamamladı.

Şimdi o, cennette; bundan altı ay evvel trafik kazası sonucu kaybettiği Yüksel babasının kucağında… İlknur halam, art arda kaybettiği iki sevdiği canının acısıyla, onların güzel anılarına sarılarak hayata tutunmaya çalışırken kuzen Yumak da gökyüzünden sevgi ile onu izliyor, on altı yıl boyunca ona annelik yaptığı için ona pati dolusu sevgilerini yolluyor. Huzurda uyu kuzen Yumak; seni hiç unutmayacağız…

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: