Haybeden Yaşamlar
Hani bir Grek düşünür "İnsan politik hayvandır" mealinden bir laf etmiş ya...
Ben de ondan mülhem "İnsan sosyal medya hayvanıdır" gibisinden düşünmeye başladım.
Baştan söyleyeyim bazı muhteremler "hayvan" sözüne alınabilir.
Burda o kelimeyi "yaratık" veya "canlı" anlamında kullanıyorum. Ne ki sosyal medya jargonunda "yaratık"-"insan-altı" anlamına çekilebiliyor. O nedenle uzak durdum.
Neyse, semantik sorumluluk sınırını çizdikten sonra asıl konumuza dönelim.
Bugünkü konumuz sosyal medya...
Sosyal medya sayesinde eski arkadaşlarla buluşabiliyorsun. Görüşlerini paylaşabiliyorsun.
Acı haberler, mutlu olaylar; hepsi hem de ücretsiz olarak kamuoyunda...
Bildiğimiz anlamda klasik medya, gazete ve televizyon tekeli çatır çatır yıkılıyor. Artık herkes gazeteci, herkes araştırmacı, herkes medyatik, herkes yazar. Baksanıza ben bile yazar oldum.
Çöplük mü?
Öte yandan, sosyal medya çok genel anlamda bir çöplük olarak da düşünülebilir.
Neden?
Çünkü önüne gelen doğru-yanlış, bilir-bilmez bilgi paylaşıyor.
Bu mekanizma kötü niyetli ellerde çok etkin siyasi bir silah da olabiliyor.
O kadar etkin bir silah ki, uluslararası yeni savaş alanı.
Tabii bugün o konuya girmeyeceğim.
Benim sizlerle bugün paylaşmak istediğim sosyal medyanın üzerinde fazla durulmamış bir özelliği; bilgiye erişim kolaylığı.
Bir çoğumuz hatırlarız. Önceden ana akım medya bilgiyi süzgeçten geçirip, çıkarları doğrultusunda paylaşırdı. O nedenle kısıtlı imkanı olan yurttaş yüzde yüz bilinçlenmezdi.
Şimdi farklı bir dünyadayız.
İsteyen istediği bilgiye ulaşıyor, teyit ediyor, sağlamasını yapıyor; o kadar kolay ki artık...
Bugün bu bağlamda sosyal medyada efsane olmuş bazı isimler üzerinden, nasıl inanılmaz bazı bilgilere ulaştığımı sizlerle paylaşacağım.
Efsane isimlerin başında Deniz Gezmiş gelmekte; Deniz Gezmiş ve arkadaşları askeri rejim tarafından yakalandı, yargılandı ve idam edildi. Kimine göre efsane kimine göre terörist kişilikler.
İnanılan Davalar Balon Gibi Sönünce
70'li yıllar. Filistin Kurtuluş Örgütü Suriye'de kamplar kurmuş; Filistin davası üzerine gerilla yetiştiriyor. Türkiye'den enternasyonalist sosyalist gençler gönüllü olarak bu kamplara katılıyor. Gerilla savaşı, taktikleri ve silah kullanma konusunda uzmanlaşıyorlar. Gençlerin hepsi üniversite öğrencisi ve hayatlarının baharındalar.
O günkü dünya ikliminde değişik rüzgârlar gençleri bu yönde eviriyor. Amerika'nın Vietnam Savaşı; Sovyet Bloğunun Avrupa'da başarılı halkla ilişkileri ve Çinlilerin tarıma dayalı ekonomilerde Maoizm'e köprübaşı tutması...
Arafat Mazlum Konumda
1967'de İsrail sebepsiz yere Mısır'a saldırır; Sina'yı ele geçirir. Türkiye'de birçok sol görüşlü öğrenci kuruluşları durumu kınar. Arafat: "Abdülhamid Siyonistlerin para tekliflerini reddetti. İsrail'in kurulmasına izin vermedi" mealinden demeçlerle Türkiye'de sempati toplamaktadır. Sonuç olarak, birçok genç Filistin'i davalarında haklı bulur ve Suriye'deki kamplara gider.
İsrail Boş Durmuyor
İsrail Ordusu, önce donanmayla bombardımana tuttuğu Filistin kamplarını, bir gün sonra gerilla harekâtıyla baskına uğratır.
Onlarca Türk genci ölür. Aralarından kurtulan Faik Bulut bugün önemli bir kalemdir. Aynı şekilde o kamplarda eğitim görmüş gençler arasında yaşayan efsane, gazeteci Cengiz Çandar da vardır.
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının kaderlerine yukarıda zaten değindim.
Bu noktaya kadar sıkıntı yok.
Sonuçta genç insanlar inandıkları dava uğruna hayatlarını ortaya koymuştur. Asil bir duruş söz konusu...
Arafat'ın Ortakları
Zaman içinde her fani gibi Arafat da vefat eder. Kendinden 34 yaş küçük Suha Hanım, 2004 senesinde bir çocuklu duldur artık. Miras olayları çoğu zaman çirkin boyutlara varır. Arafat'ın miras olaylarında benzer durumlar yaşanır.
Arafat'ın ortaklarından birisi, ağızları açık bırakacak niteliktedir. Genç yaşta hayatını kaybeden veya ömürlerinin baharında bir dava uğruna bozuk para gibi harcayan insanlar ve yakınları şaşkındır.
Amerika'nın Doğu yakasında yaygın bir bowling salonları zinciri vardır.
Bu zincirin sahipleri Hasidik Musevilerdir. Hasidik Museviler inancın en koyu kanadındadır. Erkeklerle kadınlar beraber ibadet etmez. Koşer olmayan yemeği ağzına koymaz, inançlarına ters geldiği için askerlik yapmaz. Lüleli saç tıraşları ile tanınırlar.
İşte bu tür aşırı tutucu bir Musevi grubunun sahibi olduğu bowling salonlarına Yaser Arafat'ın ortak olduğu ortaya çıkar.
Sene 2004. Bowling salonlarından birisi benim evime arabayla 5 dakika, yatırımı yapan şirketin merkezi de 15 dakika. O bowling salonuna Musevi okul arkadaşlarının Bar-mitsva kutlamasına davetli kendi çocuklarımı da götürmüşlüğüm var.
Ve bütün bunların yaşandığı çember, Beyaz Saray'a 20 dakika mesafede.
Sosyal Medya olmasaydı ben bunları araştıramazdım, dünyanın en ciddi gazetelerinden Washington Post'un arşivinden teyit edemezdim. Ama ortaklık tescilli...
Sosyal Medya olmasa siz okurlar da bundan haberdar olamazsınız, çünkü bu tür haberler yazılmaz, yazdırılmaz. Bu bilgileri okuduktan sonra insan o heba olan genç fidanlara içinden bir 'Ahh' geçirmeden edemiyor.
Teselli niyetine olsun; en iyisi, Ahmet Kaya'nın "Gayri Gider Oldum" parçasından "Haybedendi Yaşamları" dizilerini dinleyeyim.