Öylesine sorguluyorum ki yaşamı...
Koca bir yalnızlık bizimkisi...
Çorak topraklarda susuz kalmak gibi...
Sevilmeyen, okşanmayan baş gibi...
Hor görülen, aşağılanan, itelenen, ötelenen ne varsa...
Sevgisizlik asıl sebep...
Yüreğimizdeki katranın dışa vurum hali...
Ondandır bunca ölüm ve ondandır bunca ölüm çığırtkanlığı. Hepimizde empati yoksunluğu ki empati yaptığımızı sanıyoruz tüm acizliğimizle. İçimizdeki şeytana teslimiz aslında farkında olmadan!
Ve herkes insan olduğunu sanmakta ne acı!
Çünkü herkes iki ayak ve iki koldan ibaret saymakta insanlığı!
Oysa insanlık evrimini tamamlamadı daha. Belki bir beşyüz yıl sonra ya da bin ya da hiç!
Ne acı!
Ve ben...
Hasbel kader dünyaya gelmiş ben niceleri gibi...
Milyonlarca kardeşim arasında ana rahminde döllenmeyi başaran ben...
Ne büyük şans!
Öylesine sorguluyorum ki yaşamı onca mutsuzluk, haksızlık, adaletsizlikler içinde mutlu olma çabalarımı...
Ve içimdeki direnç ve içimdeki Umut ve içimdeki aydınlık düşler ve içimdeki yaşama sevinci ve içimdeki çocuk köklerinden sımsıkı tutunuyor kirletmeye çalışılan dünyaya...
Nice rüzgarlara karşı bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine!