Mesele

14 Eyl 2022 - 16:36 YAYINLANMA

Mırr’haba,

OnurAkayMedya’nın yeni köşe yazarının bir kedi olması medyanın dikkatini çekince değerli gazeteci Cengiz Semercioğlu’na ait olan ve Türkiye’nin önde gelen haber medyalarından Medyatava beni, “Medyada bir ilk! Kedi, yazar oldu! ‘Esmer Kedi Cafer’ OnurAkayMedya’nın yazar kadrosuna katıldı.” başlığıyla haber yaparak Türkiye’ye duyurmuş. Küçücük varlığımı böylesine büyük sayan Cengiz amcaya küçücük bedenimdeki kocaman kalbimle teşekkür ederim. Böylesine değerli büyüklerin konuya hassasiyeti ve öncülüğü beni çıktığım bu yolda daha da yüreklendirdi.

Yazım çıktığından beri gerçek bir kedi olup olmadığıma dair yanıt bulmak için OnurAkayMedya’ya çok sayıda telefon geliyormuş. Hayali bir kedi olmadığım hususunda detaylı biyografimi Google arama motoruna sorup okuyabilirsiniz.

Bütün hayvanlar adına Esmer Kedi Cafer olarak OnurAkayMedya’da yazdığım ilk köşe yazıma gösterilen ilginin yoğunluğu ile hiç ara vermeden ikinci yazım istenince derhal aldım patime kalemi ve huzurunuzdayım.

Köşe yazıma MESELE başlığını verdim çünkü bugün Türkiye’de hayvanlar adına ciddi boyutta bir MESELE var! Bu Mesele ancak geniş kitleye ulaşarak ve el ele, gönül gönüle çözülür. HayvanSÖVERlerin yaratmış olduğu MESELE büyük! Daha da büyüyor! Sayısız hayvanSEVER gönüllü olarak besleme, kurtarma, tedavi, sahiplendirme gibi konulara yetişmeye çalışsa da tüm yapılanlar anda kalıyor. MESELE’yi kökten çözmenin yolu ÇOCUKLAR! Bu sevgiyi, bu sorumluluğu çocuklara aşılamalıyız. Hayvanları ancak çocuklar kurtarabilir. Hashtag’imiz #hayvanlarıçocuklarkurtaracak’ı her yerde kullanmayı lütfen unutmayalım!

Esmer Kedi Cafer çocuk serimin birinci kitabından kısa bir paragraf alıntısını paylaşmak istiyorum: “Bir sokaktan başka bir sokağa girdik. Evimi ve kardeşlerimi nasıl bulacaktım? Yolu bilmiyordum. Çocuk beni gördüğü yerde sevmesi gerekirken, kaybolacağımı düşünmeden kucağına aldığı gibi yoluna devam etti. Belki de beni evine götürüyordur diye düşünürken birkaç sokak sonra bir evin önünde durup beni kucağından attı.”

Bu hikâyede ben Esmer Kedi Cafer diğer kardeşlerimle bahçede oynarken oradan geçmekte olan bir çocuğun sevmek için beni kucağına alarak yoluna devam etmesiyle kaybolmama sebep oluşunu vurgulayarak, hem çocukların hem büyüklerin yavru bir kedi ya da köpek gördüklerinde kaybolmamaları için onları oldukları yerde sevmeleri gerektiğini anlattım. Kaybolunca başıma neler geliyor; hepsi ilk kitabımda. Okuyan tüm çocuklar kitabı ve beni çok sevdiler. Eminim ki her biri bütün arkadaşlarına bu kitaptan öğrendiklerini öğretecekler. Ne güzel, değil mi?

Vade uzun da olsa bugün tüm çocuklara başka canlara saygıyı, başka canları sevmeyi öğretirsek sonunda hayvanlar kurtulur! Öyle ki; yeri gelecek çocuklar tüm bunları büyüklere öğretecek! Bunun için ben patileri sıvadım, Onur ağabeyim de kolları! Cengiz amca da… Siz büyükler, siz kalbi olan insanlar, sizler de kolları sıvarsanız bu MESELE’yi gönül ordusuyla çözeceğiz ki ilk yayınlanan yazıma gösterilen ilgiden anlaşıldığı üzere gönüller birleşti, kollar sıvandı bile!

Ben sokaktan alınarak hayatı kurtarılmış bir can’ım. Kebap gibi bir hayatım var. Yediğim mama kabımda, yemediğim buzdolabında. Suyum her gün tazeleniyor. Tüylerim taranıyor, tırnaklarım kesiliyor. Periyodik tüm aşılarım yaptırılıyor. Değil dayak, fiske dahi bilmiyorum. Bildiğim tek şey sevmek, sevilmek. Terk edilme endişem yok. Engelsizken de aynı sevildim, engelliyken de aynı seviliyorum. Engelli oluşum koşup oynamama engel değil. Çok mutlu bir kediyim. Ancak içime sinmeyen bir şey var! Tek benim değil, tüm canların da güvenli ve mutlu hayatları olsun istiyorum. İnsanların bizden korkmalarına ya da tiksinmelerine anlam veremiyorum. Her insanın illa bize dokunarak sevmesi ya da evine alıp sahiplenmesi gerekmiyor. Varlığımızın sayılması yeter. Bizler sevilmemeyi, hor görülmeyi hiç hak etmiyoruz. Biz külfet değiliz. Ayak bağı değiliz. Canavar değiliz. Sorun değiliz. Fazlalık değiliz. Arada talihsiz olaylara şahit olunsa da insanların onca talihsiz olayları yanında bizimki devede kulak kalıyor. BİN talihsiz olay için BİR insana kıyılmazken, BİR talihsiz olay için BİN canın katledilmesi hak değildir! Bizleri katlettikçe insanlar sevgiden kopup uzaklaştılar. Biz insanların hayatına Yaradan’ın hediyeleri olarak sunulmuş şahane varlıklarız. Bizler doğanın harikalarıyız. Bizler insanların terapisiyiz. Boşluk tamamlayanız. Vefayız biz. Sadakatiz biz. Sevgiyiz biz. Huzuruz. İnsanlar bizi yok ettikçe vefa, sadakat, sevgi, huzur azaldı, neredeyse yok olmak üzere.

Dünya bütün canlılara ait. Kimse hiçbir canlıyı üzmemeli, kimse hiçbir canlının canını acıtmamalı. Kalpleri silkeleme zamanı. Vicdanları silkeleme zamanı. Biz sessiz kullar falan değiliz. Duyabilene sesimiz gürül gürül! Duyun bizi! Bizler için gönüllü olarak çabalayan tüm hayvan severler gibi… Annem Ülkü’yle babam Oğuz gibi… Onur ağabeyimle Cengiz amcam gibi… Nilüfer anneannemle Ufuk teyzem gibi… Ömür ve Asuman teyzem gibi… Sinem teyzem gibi… Güler teyzem gibi… Kıvanç dayım gibi… Şeniz ve Ece teyzem gibi… Deniz ve Nihal ablam gibi… Aynur teyzem gibi… Zuhal teyzem gibi… Minik kardeşlerim Berrak ve Bilge gibi… Basın danışmanım Ozzy, hukuk danışmanım Pekcan Bey gibi… MESELE bu kadar insani!

Pati dolusu sevgilerimle…

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: