Hayat Ucuz mu, Pahalı mı?

Bu soruyu sormanın vakti geldi:

Hayat ucuz mu, pahalı mı?

Bir yanda bir insanın yaşamı, bir kurşuna, bir kavga anına, bir yanlış bakışa kurban gidiyor. Öyleyse hayat çok mu ucuz?

Öte yanda bir çanta dolusu parayla satın alınamayacak bir can var. Kaybedildi mi bir daha geri getirilemeyen. Öyleyse hayat paha biçilmez mi?

Görünüşe bakılırsa, modern dünyada hayatın ucuzluğu neredeyse kanıksanmış. Ölüm haberleri sıradanlaştı, acılar ekranların bir köşesinde birkaç saniyelik bir görüntüye sıkıştı. Bir hayat, bir haber başlığında tükeniyor. O an üzülüyor muyuz gerçekten? Yoksa bir sonraki videoya geçmek için parmaklarımız mı kıpırdıyor?

Bu yüzden mi hayat ucuz?

Ama sonra bir annenin gözyaşında, bir çocuğun babasız büyümesinde, bir mezarın başında sessizce bekleyen bir dostun acısında, hayatın ne kadar pahalı olduğunu görüyoruz. Yerine konulamayan, telafisi olmayan, kıymeti sonradan anlaşılan bir değer.

Bu yüzden mi hayat aslında pahalı?

Toplumlar ilerledikçe teknoloji büyüdü, lüks arttı, ama insan hayatının değeri azaldı mı?

Artık bir sosyal medya paylaşımı, bir canın feryadından daha fazla ses getiriyorsa, biz neyi kaybettik?

Hayat ucuzladı mı yoksa biz mi hayata olan saygımızı yitirdik?

Hayat, kimin elinde?

Sokakta rastgele açılan bir kurşunun hedefinde mi?

Yoksa bir hastane odasında, çaresizce bekleyen bir yüreğin duasında mı?

Hızla akan şehirlerin içinde kaybolmuş ruhlarımız mı hayatı ucuzlatıyor, yoksa hayat zaten kıymetini hiçbir zaman tam anlamıyla bulamadı mı?

Hayat ucuz mu, pahalı mı?

Belki de cevap, bakışımızda gizli:

Hayatı bir eşya gibi tüketiyorsak ucuz.

Ama her bir nefesi bir mucize gibi görüyorsak, hayat sonsuz bir paha demektir.

Asıl soru şu:

Biz hangisini seçiyoruz?